Son mesaj - Gönderen: alperugur - Cumartesi, 02 Kasım 2013 14:36
Vefat eden amcam Nazım UĞUR'a allahtan rahmet sevenlerine sabır diliyorum. Başımız saolsun.
KURTULUŞ MERDAN YAZIYOR...

 

http://www.yaydemirkoyu.org/mkportal/modules/gallery/album/a_404.jpg

         ÜLKEMİZİN SOSYO – EKONOMİK, KÜLTÜREL VE SİYASİ SORUNLARI

GÜMÜŞHANE’DE SEÇİM HAVASI 

        Seçim çalışmalarının hızlandığı bu günlerde arabaların mikrofonlarından yükselen parti propoğandaları, sokaklardaki afişler, kahve köşelerine yapıştırılmış dev posterler… hertaraf rengârenk olmuş, alabildiğince bütün renkleri görebiliyorsunuz Sokaklarda
Caddelerde gezerken yine hep aynı sözcükler… kim kazanır sence… İnsanlarda hep merak konusu olur bu… Aslında kimin kazanacağından ziyade,  kimin hizmet edeceği önemlidir. Belediyecilik hizmetinin ayrı bir önemi olduğu düşünüldüğünde particilikten ziyade çalışan ve de dürüst belediyecilik anlayışına sahip insanlar tercih edilir her zaman…
Gümüşhane de seçime katılacak partiler hummalı bir çalışma içerisindeler… Sokaklarda tokalaşmalar, İşyeri, esnaf, ev ziyaretleri… her seçim dönemi alışkın olduğumuz görüntüler bunlar asılında.
Şehrimiz için yapılması gereken öncelikleri bütün belediye başkan adaylarımız hazırladıkları broşürlerinde çok güzel açıklamışlar: Kentsel dönüşüm projesini hayata geçirmek, Harşit çayının ıslah edilmesi ve ana caddenin trafiği kapatılması gibi birçok benzer vaatler… Hepsinin yapmak istedikleri yada yapacakları benzerlik göstermektedir. Seçim zamanı düşündükleri normal zamanlarda gelmiyor mu bu insanların aklına acaba?  Normal zamanla neyin hesabını yapıyorlar da yapılması gerekenleri unutabiliyorlar…

 Üzerinde durulması gereken başka bir konuda, Seçim yaklaşana kadar hiçbir çalışmada bulunmayan belediye başkanları kazanamama korkusu almaya başlayınca yaz kış demeden, kimin bir isteği varsa rahatça yaptıracağı bir ortam sunar tüm seçmenlerine… Kimin merdiveni eksik, kimin evinin yolu bozuk, hangi sitenin çevre düzenlemesi eksik… Seçim zamanı çok kolay yaptırılacak fırsatlardan bazılarıdır bunlar.

Son yirmi yılını değerlendirdiğimiz Gümüşhane’nin belediyecilik hizmeti yönünden çok geri kaldığını görmekteyiz. Altyapı hizmetlerinin tamamlanmadığı, gecekondulaşmanın önüne geçilmediği, şehir görüntüsünden uzak bir ilçe görünümünde olan şehrimize hizmet eden belediye başkanlarının bu görevlerini yerine getirmediğini şehrimizi ziyaret eden her insan bunu rahatlıkla görebilir. Şehrimiz için son birkaç yılda az da olsa bazı olumlu gelişmeler yaşanmakta ancak bu yeterli olmamaktadır.

Şehrin nabzını yokladığımız da ise seçimin iki aday arasında geçeceği kaçınılmazdır. Seçilen kim olursa olsun Gümüşhane’ye hizmet edecek, Gümüşhane’yi bulunduğu olumsuz durumdan kurtaracak bir belediye başkanına ihtiyacı vardır. Gümüşhane sahipsiz değildir. Bu görevi yerine getirecek yeterli beyinlere sahiptir. Her kim seçilirse seçilsin Gümüşhane’nin gelişmesi için öncelikle yapılması gerekenleri belirleyerek bu yönde çalışmalarını sürdürmelidir.

Tüm adaylara başarılar dileriz


 

KÖYÜMÜZDE ARICILIK

         Yaydemir  köyü engebeli yapıya sahip olması bitki örtüsünün, özellikle ballı bitkilerin (Yonca, Sığır kuyruğu, Nane, Ballı baba, Korunga, Meyve çiçekleri,  Geven, Kekik, Deve dikeni, Üçgül, Orman gülü ve de Azda olsa Akasya) doğal olarak çok zengin olmasına imkan Tanımaktadır. Bu engebeli yapı arıların mevsim boyunca verimli çalışmalarını sağlamaktadır. İlkbaharda taban arazide yer alan bitkilerden bazıları erkenden çiçek açmaktadır.
     Mevsim ilerledikçe, dağların yamaçlarında yukarılara doğru tedrici olarak çiçek açmakta ve arılar için bal potansiyeli devamı sağlamaktadır. Engebeli yapı  böylece bitkilerin tamamının muayyen bir zamanda çiçek açıp solmasını önlemekte, tedrici olarak çiçeklenme yükseklere doğru artmakta ve böylece bitki türlerindeki erken ve geç çiçeklenme olayı elverişli hale gelmektedir.
   Köyün arazisinin engebeli ve çok fazla bölünmüş olması  nedeni ile tarla ve bahçe ziraatının gelişmesi oldukça sınırlıdır. Bu nedenle alternatif tarımsal faaliyetler geliştirilmelidir.
   Tarım arazisine çok fazla bağlı olmayan arıcılık bu açıdan bakılınca çok önemlidir. Köyün rakım ve flora yapısının uygun olması arıcılığın tarla ve bahçe ziraatına en iyi bir alternatif olduğunu göstermektedir.
Köyümüzde küresel ısınmayla birlikte son yıllarda bal üretiminde verimin arttığını görmekteyiz. Bunda aşırı sıcakların etkisi ve bu sıcaklık artışına bağlı olarak ani sıcaklık düşüşlerinin azalması, Rüzgarın olumsuz etkisinin ortadan kalkmasıyla birlikte  bal üretiminde artış gözlenmektedir.
      Gümüşhane geneline baktığımızda 2007 yılı itibariyle 45.600 kovan arı 997 ton bal, 44 ton bal mumu üretimi yapılmaktadır. Bu durum Türkiye geneliyle kıyaslandığında %1’ine tekabül etmektedir. Bu durum bozulmamış ekolojik yapısını düşündüğümüzde ilimizde  oldukça düşük bir verime ve orana sahiptir.
Köyümüzde ise, son yıllarda artan arı sayısıyla birlikte, üretim miktarında da parelel bir artış gözlenmektedir. Bunda arıcılığın daha bilinçli ve modern yapılması, Kafkas ana arı üretimin yaygınlaştırılması ve de fenni kovancılığa yönelme etkili olmuştur.
      Potansiyel açıdan 1500-2000 kovana yetecek kadar arazisi bulunan köyümüzde şuan itibariyle 200-250 kovan bulunmaktadır.
     Köyümüzde Arıcılığın geliştirilmesi için bir takım çalışmalar yapılmalıdır. Öncelikle yapılması gerekenlere kısaca değineyim.
- Bilinçli arıcılık yapanlar  ve de bu  işe merak duyanlar teşvik edilmeli,
- Ana Arı soyu ıslah edilmeli,
- Akasya fidan sayısı artırılmalı,
- Yerli koranga ekimi teşvik edilmeli ve de erken biçimi önlenmeli,
- Yeni başlayan arıcılara  devlet tarafından verilen teşviklerden yararlanması  için bilgi verilmeli,
-  Köye yabancı arıcının girmesine izin verilmemeli (Doğal yapıyı bozacağından),
- Köyde son yıllarda çekirge sayısının artmasıyla birlikte yapılacak ilaçlanmanın nisan- mayıs ayları arasında yapılması,
gibi tedbirler köyde arıcılığın gelişimine oldukça katkı sağlayacaktır.
       Şuan için bozulmamış doğal yapısı ile köyümüz, arıcılar için cazibe merkez haline gelecektir. Bu da   köyümüzü gelecekte organik bal üretiminde oldukça söz sahibi olmaya aday köylerimizden biri  haline getirecektir. Bunun değerlendirilmesi  için tüm köylülerimizi bilinçli davranmaya ve de köyümüze sağlayacağı katkıyı göz önünde bulundurmalarını istiyorum.

  Toplumuzda yıllardır süregelen ve günümüzde de aynı sorunları yaşadığımız bazı noktaları tarafsız bir şekilde ele alarak,  bu eksikliklerin üzerinde durmamız ve çözüm üretmemiz gerektiğinin kanaatindeyim.
             Toplumumuz da dürüst, suç işlememiş, vergisini zamanında ödeyen, her türlü kanun ve  nizamlara uyan, kimsenin hakkını yemeyen,  kimseye zararı olmayan insana toplumda yer yokken; başkasının namusuna göz diken, alkollü araba kullanıp insanları sakat bırakan,
 İnsan öldüren, hırsızlık yapan insanlar ise bir süre hapishane de beslenip, sonra da afla salıveriliyorlar.  Dışarı çıktıklarında ise o kadar eğitimli insan iş bulma ümidiyle çırpınırken suç işleyen insan topluma kazandırılmak adına mutlaka iş imkânına kavuşturuluyor. Ancak bu insanlar yine aynı suçu işlemeye meyilli olduğundan bu bir çare olmuyor,  bu insanları eğitime almadan onlara sadece iş verip topluma salıvermek çözüm yolu olmuyor.
               Bir de sistemdeki yanlışlıklara gelelim: Birileri bölüyor, dağa çıkıyor,  bomba atıyor,  ağlamayana  meme yok diye kırıyor, döküyor yakıyor ve öldürmeye devam ediyor. Birileri de onların maaşını ödüyor,  liderlerini besliyor krallar gibi yaşatılması sağlanıyor ve kardeşlerimizi öldürdüğü için affedilmeye zorlanıyor.
              Bakıyorsun nüfus artışına… Türkiye geneline  baktığımızda her aile en fazla üç çocuğa sahip  iken Güneydoğu ve  Doğu Anadolu’nun bazı kesimlerinde takım kuracak kadar fazla  bir çocuk dünyaya getiriliyor….  Neden diğer bölgelerde bu kadar fazla değil? Çünkü her şeyin sevgiye, ilgiye, bilgiye ve maddi güce dayalı olduğunun bilincinde olduğumuz için… Çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirip, akıllı, manevi değerler üretebilen ve yaşatabilen, kutsal sisteme saygılı bir insan yapmak istediğimiz için... Ama bazıları onlarca çocuk dünyaya getiriyor. Korunamadıkları için değil. Sayısal üstünlük sağlamak için. Sevmiyorlar, ilgilenmiyorlar. O çocuk dağa çıkıyor, o çocuk kapkaç yapıyor, o çocuk tinerci oluyor, o çocuk okumadığı için özgür olamıyor ağasına maraba oluyor ya da bakamadıkları için dedesi yaşındaki birine mal gibi satılıyor.
            Bizler  yıllarımızı verip bütün gücümüzle çalışıp bir ekmek sahibi olmaya çalışırken birileri de  kara para aklayarak, birilerinin sırtından geçinerek, yetimin hakkını yiyerek, kaçakçılık yaparak ya da hortumlayarak krallar gibi yaşayabiliyor….
 Hak edenin ne kadar çabalasa da bir yerlere gelmesine izin verilmiyor… Arkası sağlam,  parti desteği olan basiretsiz, yeteneksiz insanların bir yerlere gelmesine izin veriliyor. Rahatça yönlendirilebilsin diye…
           Yetişmiş insan gücüne çalışma koşulları ve de imkân sağlanmıyor. Yurt dışına sürekli bir beyin göçü yaşanıyor… Dışarıda tanınan imkânlar neden ülkemizde bu insanlara tanınmıyor... Bu beyin göçünün önüne neden geçilmiyor?
            Maddi imkanları el vermediği için okuyamayan yada hayırsever insanlarımızın yardımlarıyla okumaya çalışan gençlerimize, devletten bir öğrenim kredisi bile çıkmıyorken, birilerine maddi durumu iyi olmasına rağmen hem başbakanlık bursu hem de öğrenim kredisi nasıl çıkabiliyor?
        Ülkemizde bazı insanlar ekmek bulmakta zorlanırken, bazıları da kendi kızlarına kilolarca altın takılan 40 gün 40 gece düğünler yapabiliyor?
         Biz daha maaşımızı almadan vergimiz kesiliyor Ama başkaları vergi ödemiyor ve sık sık affediliyor. Bizim maaşımız belli ancak stadyumda sünnet düğünü yapanın geliri nasılsa belli değil…
         Biz israf etmeyelim diye musluğu fazla açmıyoruz… Ama başkaları golf sahaları yapıp çimleri için tonlarca su kullanıyor. Ya da bir yerlerde kaçak kullanarak para ödemiyorlar. Onların faturalarını da biz ödüyoruz…
         Maddi gücü yeterli olmayan her insan yeşil kartla her şekilde muayene olabiliyor. Gerçekten ihtiyacı olana son kuruşuna kadar helal olsun. Ama bu ülkede kaç milyon yeşil kartlı var? Kaçı hak ediyor?
 Bir açılım yapılıyor ama neyin açılımı olduğu bilinmiyor… Kürt açılımı mı demokratik bir açılım mı adı tam olarak konulmadı henüz… Demokratik bir açılımsa demokrasiyle ilgili bazı şeyler de yapılmalı ne bileyim dokunulmazlıklar kaldırılarak bu açılım demokratik bir şekle sokulabilir…
 Bir salgın ortaya çıkıyor. Ama toplum açık bir şekilde bilinçlendirilmiyor. Birileri çıkıyor ben aşı olmam şöyle yan etkileri var birileri de çıkıyor aşı olmamız gerektiğini ısrarla söylüyor… Söyleyenlerde ülkeyi yöneten insanlar… Hangisine inanalım bizde bilmiyoruz.
       Bu liste uzar gider… Yanlışın ne olduğunu bilmemize rağmen çözüm yolları bir türlü üretilmez… Birilerinin zoruna gitse de toplumun gerçekleridir bunlar...

 
GeopbyteZ by Zeuder


MKPortal C1.2.1 ©2003-2008 mkportal.it
Bu safya 0.07484 saniyede 13 sorguyla oluşturuldu