Son mesaj - Gönderen: alperugur - Cumartesi, 02 Kasım 2013 14:36
Vefat eden amcam Nazım UĞUR'a allahtan rahmet sevenlerine sabır diliyorum. Başımız saolsun.
Haberler

Haberler->KÖŞE YAZARLARIMIZ...   
Y E R E L Y Ö N E T İ M L E R

http://www.yaydemirkoyu.org/mkportal/modules/gallery/album/a_402.jpg  


    5393 Sayılı Belediye Yasası’na göre yerel yönetimler, “Belediyenin ve Belde sakinlerinin yerel ve ortak nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere” kurulmuşlardır. Bu hizmetlerin hayata geçirilmesinde yerellik ve yerindelik esas alınmak durumundadır.
 
     Sağlıklı su temini, atık su hizmetleri, çöp ve temizlik hizmetleri, imar çalışmaları, ulaşım hizmetleri, kesintisiz ve sağlıklı enerji temini, çevre sağlığı, zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor, sosyal hizmet ve yardım konuları belediyecilik hizmetlerinin ana başlıklardır.
  
     Bu hizmetlerin yerine getirilmesi sürecinde, programlı bir eylem planı hazırlamak, önceliklerin belirlenmesinde kamusal yararı ön planda tutmak, yörenin sahip olduğu tüm kaynakları aktif hale getirerek halkın faydasına sunmak, çağdaş  tekniklerin kullanıldığı kalıcı altyapı elemanlarını kullanmak iyi bir belediyeciliğin temel gerekleri olmalıdır. Özetle ; iyi bir yaşam kalitesine sahip olan, katılımcı bir birey ortaya koymak belediyecilikte temel politika olmalıdır.       
 
     Yerel yönetimlerin; kendi kendini yöneten, katılımcılığı benimseyen, temel  sorunların toplumun tüm katmanlarının mutabakatı ile çözülebileceğine inanan, şeffaf, hesap vermeye ve demokratik denetime açık, gücünü halktan alan yönetimler olmaları gerekmektedir.


    Meclis toplantıları halka açık olmalı ve kararlar duyurulmalı, plan-proje-program ve bütçe konularında halk sürekli bilgilendirilmelidir. Yöre hakkında alınacak önemli kararlarda yaygın katılım mekanizmaları hayata geçirilmelidir. Sivil toplum örgütlerinin karar ve yürütme organlarında yer almaları sağlanmalıdır. Bunun yanında “kent konseyleri”, “kent meclisleri” , “mahalle komiteleri” ve “meslek komiteleri” gibi halkın yerel yönetim faaliyetlerine ve karar alma süreçlerine doğrudan katılım olanaklarını sağlayacak yeni organlar oluşturulmalıdır.   


     Demokratikleşmenin başlangıcı olması gereken yerel yönetimler halkın katılımına, taleplerine, denetimlerine yol gösterici olmalıdır. Bunun için hakla ilişkiler birimleri, danışma büroları, araçları, e-belediye, yazılı dökümanlar ile bireysel başvuru, katılım hakkı, mahalle toplantıları, danışma kurulları vb organizasyonları oluşturmak yerel yönetimlerin diğer politikaları olmalıdır.


   Yerel yönetimlerde alınan kararlar sadece bugüne değil geleceği de ilgilendirdiği için, halkın bu kararların alınmasına ve uygulanmasına doğrudan müdahil olması, yerel yönetimlerle birlikte ülke demokrasisini de geliştirecek ve yöre insanının yerel yönetimleri sahiplenmesini de  sağlayacaktır. Dolayısıyla yerel yönetimlerde daha özerk bir yapı oluşturulabilmesi için halkın belediye yönetim organlarında  söz, yetki, ve karar  sahibi olması gereklidir.


    Sonuç olarak,  hizmet sınırları dahilinde yaşayan insanların tüm ihtiyaçlarını gidererek iyi bir yaşam sağlama sorumluluk ve yetkisini taşıyan  yerel yönetimlere aday olanların yörenin problemlerini çözmeye yönelik plan ve  projeleri hazır olmalıdır.           
 SAYGILARIMLA….

...


Gönderen M Yucel ERGİN, Çarşamba, 11 Şubat 2009 10:59, Yorumlar(0), Hepsini Oku
TORUL HİDROELEKTRİK SANTRALI


     Yapımına 2000 yılında başlanılan Torul Hidroelektrik Santralı 17 Ocak Cumartesi günü yapılan resmi törenle  hizmete girmiş bulunmaktadır.
       4 bin 173 kilometre karelik bir alanı kapsayan Harşit projesi kapsamında 17 adet baraj, 15 adet hidroelektrik tesisi ve 3 adet regülatör planlanmış olup, Torul barajının tamamlanması ile birlikte bu projenin yüzde 31 lik bir kısmının hayata geçmiş olduğu ifade edilmektedir. 
      Harşit projesi kapsamındaki yatırımların çoğunluğu ilimiz sınırları dahilinde olup, birkaçı komşu illerin sınırlarında kalmaktadır.İlimiz sınırları dahilinde Devletimizce yapılan  Kürtün HES ve Torul HES , özel sektörce inşa edilen AKKÖY 1 HES devreye alınmış olup yine özel sektörce yap-işlet modeliyle inşa edilmekte olan  AKKÖY 2 HES ‘in inşaat çalışmaları  devam etmektedir.
 Harşit projesi kapsamında bugüne kadar 318 Megawatt kurulu güç ile 1 milyar 175 milyon kilowattsaat/yıl enerji üretimi gerçekleştirilmektedir. Projelerin tümü hayata geçtiğinde 880 Megawatt kurulu güç ile yıllık 2 milyar 955 milyon kilowattsaat enerji üretilerek ülke hidroelektrik potansiyelinin yüzde 2,6 sı hayata geçirilmiş olacaktır.
 Torul barajının  teknik özellikleri aşağıdaki gibidir;
 
- Gövde hacmi  : 4,6 milyon metreküp
- Temelden yüksekliği : 142 metre
- Gövde tipi  : Beton kaplı kaya dolgu
- Su Hacmi  : 168 milyon metreküp
- Cebri Boru uzunluğu : 600 metre
- Sağlanan düşü  : 288 metre
- Türbin sayısı  : 2 adet
- Kurulu gücü  : 103 Megawatt
- Yıllık enerji üretimi : 322 GWh   


 İlimizde yapılmakta olan HES baraj gölleri; tatlı su balıkçılığının yanı sıra su sporlarının yapılmasına da ortam sağlamaktadırlar. Yine bu barajların yöremiz iklimi üzerinde de etkileri olmaktadır.
 Torul barajı ilimize sağlayacağı faydalar yanında ve en önemlisi ülke enerji ihtiyacının giderilmesine önemli bir katkı sağlayacaktır. Torul Barajı Baytur-Özdemir ve Rus Energomachexport ortak girişimi tarafından  Dünya Bankası kredisiyle yapılmış olup  maliyeti  175 milyon ABD Doları civarında olmuştur.
 Ülkemizde mevcut olan toprak, taş, çimento, demir vs malzeme kullanılmak suretiyle Türk mühendis ve işçileriyle inşa edilen barajın yapımında  dış kaynaklı ve devlet garantili  ABD Doları kredi kullanılması barajın maliyetini artırdığı gibi ülkemiz dış borç stokunu da artırmıştır. Dış kaynaklı kredi maliyetli para anlamına gelmekte olup, borç olarak alınan bu dövizlerin büyük bir kısmının karşılıksız olarak basılarak üçüncü dünya ülkelerine dağıtıldığı da  göz ardı edilmemelidir.Bu nedenle dışarıdan faizli döviz kredisi almak yerine öz kaynaklar kullanılması halinde hem ülkemiz faizli borç altına girmeyecek ve hem de milli değerlerimiz ve alın terimiz dolaylı olarak dışarıya transfer olmayacaktır. 
 Not: Geçtiğimiz hafta sonu Zigana dağında çığ düşmesi sonucu 10 dağcımızın hayatını kaybetmeleri bizleri derin bir üzüntüye sürüklemiştir. Ölen dağcılarımıza Allah’tan rahmet, ailesine,yakınlarına ve sevenlerine  başsağlığı ve sabır diliyorum.             


 SAYGILARIMLA….

...


Gönderen M Yucel ERGİN, Pazartesi, 02 Şubat 2009 09:08, Yorumlar(0), Hepsini Oku
EKO-SENDROM VE KRİZ TAM BİR TUSUNAMİ OLMUŞ GELİYOR…


 http://www.yaydemirkoyu.org/mkportal/modules/gallery/album/a_93.jpg
     İçinde bulunduğumuz ekonomik tablo 2001 krizinin  yaşattıklarını maalesef aratacak seviyededir.Piyasa havası adeta finansman yönetiminin tusunami görüntüsünü ifade ediyor.Piyasada ekonomik fırsatlar tanınmaz bir hal almış, yatırım araçları konusunda verilecek tavsiyelerin kabulleri güçleşmiştir. .Ancak şanslar fırsat yaratabilir.
     Üretmeden kazanan finans gemileri  reel sektörün kazanımlarından yıllarca beslenerek gelmiş, sonunda deniz bitince  karaya oturmuş oldular..Matematiksel olarak bu son kaçınılmazdı, ancak kimsenin bu ölçekte bir kriz beklentisi yoktu.Üretim ve teknoloji modelleyenler belli ölçekteki sarsıntıyla atlatsalar da,  paradan para kazanan organizasyonlar ve  ülkeler bu krizin tam merkezinde yer alacaklardır.
     SERBEST PAZARDAN KURALLI EKONOMİYE GEÇİŞ ŞART
Bana göre piyasa kimin neyi kaça alıp kaça sattığını dahi bilmediği bilemediği serbest piyasa ekonomisinden, daha çok denetimli ve kontrolle yaşayabilecek KURALLI EKONOMİ modeline geçecektir.Serbestliğin sınır tanımadığı yapıda finans babalarının dev gemileri, kendi açtıkları deliklerden su almaya başlayıp batınca marinadaki diğer irili ufaklı tekneleri de suya gömdüler.Bu sonu gösteren işaretler  sürekli vardı.Ancak, birilerinin batışından ve çıkışından nemalanan o kadar geniş bir kitle vardı ki, içinde yaşayanlar dahi bunu deşifre etmediler, çünkü besleniyorlardı.
      DEVLETTEN İŞLETMEYE, AİLEDEN BİREYE MALİ DİSİPLİN ŞART…
Sonuç olarak, ülkemiz cari açık,gayri milli likitlerin kaçışı ve pazar daralmasının bir sonucu olarak bir ekosendrom ziyadesiyle yaşayacaktır.Dalgalar henüz daha kıyılara vurmuş fırtınayla tanışmamış bir haldeyiz.Kuruluşların mali tablolarını ve finans hareketlerini çok daha yakından izlemeleri bireylerin ise tüketim ve harcamalarına son derece dikkat etmeleri gereken bir dönemdeyiz.Yatırım  araçları konusundaki hiçbir tavsiye şu fotoğrafda kesin ve bilimsel değildir.Eldeki tüm finans kaynaklarının tek bir yatırım aracına yatırılmaması en azından riski azaltmak için fırsatlar alternatifleriyle birlikte kullanılmalıdır.Doların 2000, euronun 2500 leri bulması senaryoları imkansız değildir. Borçlanmamalı ve mümkün olduğu kadar borç vermekten kaçınmalıyız.Uzun vadeli kredi almamalı ve harcama kalemlerine dikkat etmelidir.Mali disiplin devletten işletmelere, aileden bireye kadar kontrol altına alınmalı, yaşamsal ihtiyaçlar dışında lüks tüketimler ve dayanıklı tüketim kalemlerinden kaçınılmalıdır.Unutulmamalıdır ki, yarınları bugünlerden daha iyi olacağına ilişkin elde henüz bir işaret buılunmamaktadır.

...


Gönderen M Yucel ERGİN, Cuma, 17 Ekim 2008 06:43, Yorumlar(0), Hepsini Oku
METANET SINAVI

http://www.yaydemirkoyu.org/mkportal/modules/gallery/album/a_93.jpg


Nasıl sınavdır Ya Rab?
Nasıl hazmetmeli,nasıl sakin olmalı,sadece başsağlığı ile yetinip nasıl durmalı?nasıl yaşamalı, nasıl ya Rab?
......
Bu bir sonuç mudur?Bu, böyle bir vatana sahip olmanın bedeli midir?
Madem bedel ise,bu defa "aziz milletimin başı soğulsun, vatan sağolsun" demek, neden kesmez içimi?neden dindirmez beni?
........
Eyyy uyku, yokol gözümden şimdi yokolduğun gibi...
Uyuma ey beden..
Dik dur ve düşün.Bir daha bir daha düşün..
VATAN NE TÜRKİYE İDİ, NE DE TÜRKİSTAN iken bir zamanları,o malum yerde neler oluyor? dünyanın ikinci büyük ordusuna sahip ülkemde bu tablo neyin nesi?
......
TSK, göz nurumuz,gözbebeğimiz..
Ancak, AB nin hukuku bu işin düzenlenmesine engel ise ben o birliğin .....
Ancak, sözde ebedi müttefiğimiz Amerikanın belirleyiciliği ise bu sonuç, ben o müttefikliğin.......
Ülke içindeki sözüm ona sosyal denge adına kırpılmış hukuk ve çelik dolaplarda beklemeye alınmış adaletle bu işi çözeriz diye hayal kuranlar, güneyi yatırım cennetine çevirelim, görün bakın bir tek silah bile atılmaz diyen HAYALPEREST UŞAKLAR...
Bu 15 fidanın hesabını kim verecekse versin arkadaş..
...
Nasıl vergisini vermeyn vatandaş haczediliyor,nasıl suç işleyen vatandaş tutuklanıp cezasını çekiyorsa,nasıl kredi borcunu ödeyemeyen çiftçinin hayvanları elinden alınıyorsa...
Şimdi kim işini yapamıyorsa, ihmal etmişse, eksik yapmış sa hiç olmazsa görevden alınsın..uzaklaşsın..istifa etsin..yokolsun..
-İşi yapamamanın bir bedeli olması normal değil mi arkadaş ?
Ben, benim ekibim !.. diyecek bir babayiğit yokmu?
Siyasetçisinden,Bürokratına istihbaratından emniyetine, nerede, kim, kaçıncı dereceden sorumlu varsa oradakiler..
Zirvedekiler, sakın siz de benim de bir başsağlığı mesajı olsun diye beklemeyin..Gidin orada yatın..bu işi bitirin..
Tıpkı Fatihin fethi gibi,Mustafa Kemalin Çanakkalede yaptığı gibi..
İçine girin, çözün..
Süslü cümlelerinize trübünlerinizden gelen ıslıklı alkışlar bu işi yapabildiğinizin ölçüsü değilmiş..
Şimdi öncelikleriniz önünüzdedir.
........
Bütün bunlara rağmen, size olan güvenimiz tamdır.Tam olmak zorundadır.Metanetle bekleyip duacısı olacağız hakettiğimiz sonucun.
Üstüne bastığımız bu toprakların bedeli ödenmiştir.Tekrar bedel biçmeye çalışan, bedel öder.
.....
Unutulmamalıdır ki,
Türk askeri bu vatanın bekçisidir,
Bu millet de askerinin bekçisidir..


YÜKSEL YALÇIN

...


Gönderen M Yucel ERGİN, Çarşamba, 15 Ekim 2008 06:57, Yorumlar(0), Hepsini Oku
GÜMÜŞHANE GELİŞİM UFUKLARI-1

    http://www.yaydemirkoyu.org/mkportal/modules/gallery/album/a_93.jpg


   İlimizin gelişimi konusunun belki çok yazanı olmuştur ama, hani diyorum bir  bakış açısıdır fikren katkımız olsun, ayrıca fena olmamış diye bir kanaatimiz olursa devamı gelsin düşüncesiyle başına da bir ekledik.
…..
     Eski Gümüşhane'nin seyir tepesinden anavatanımıza şööyle bir iç çekip baktığımızda, ey gidi memleketim diyesi gelmiyor mu herkesin?Özellikle gurbette yaşayanların derin bir duyusal terapisi oluyor bu haz.İşin duygusal boyutunu bir kenara bırakıp, yahu şu memleket Almanyada bir şehir olsaydı, Paris'e  200 km mesafede bir kasaba olsaydı, acaba nasıl olurdu diye şöyle bir ufuk aleminde karakalem bir çalışma  yapsaydım, alt alta şunu yazardım heralde,
-Şehirin bir mimarı fotoğrafı yok.Binaların yerleşimi, duruşu, dizgisi,  mimarisi, çatısı, bacası kısacası üst fotoğrafı gerçekten bir şehir dokusundan uzak bir yapı andırıyor.
Bu bir sonuç.Bu sonuca nasıl geldiğinin sorusu sorulsa bine yakın cevap çıkabilir.Bu anket de bizi bir yere götürmez.Önemli olan bu yapının alternatifine dönük planlamaların nasıl,ne zaman kimler tarafından yapılabileceğidir.
Öncelikle bunun gerçekten bir ihtiyaç olduğunu, önceliklerimiz arasında olduğunda mutabaktımız olmalıdır.Zira, bu duruş kimseyi rahatsız etmiyorsa, ortada problem olmayacağı için çözüm önerisi de  gereksizdir.Mutabakat kaygımız için, adını saydığımız  ülkelerin yanında diğer gelişmiş ülkelerinde fotoğraflarına internetten bakmanızı öneriyorum.
"Gelişmişliğin ölçüsü geçmişle, şu anki zaman dilimi arasındaki yaptıklarımızın farkı değil, en gelişmiş yapılarla aramızdaki farktır. "Yani 30 yıl öncesiyle kıyas yerine gelişmiş yerlerle kıyaslamak gerekiyor.. 
-Kentsel dönüşüm kesinlikle tartışılmaya açılmalıdır.Gerçekleştirilmelidir demiyoruz, çünkü bu tartışılıp sağlam bir zemine oturmadıkça, içinde oyun parkları, yüzme havuzları altında otoparkları olan sırma gibi dizdiğiniz konutlar bile kimsenin gözünde beş para etmez.Bu bir kültürdür. Ayrıca bu girişimi sadece belediyeler,valilik diğer yetkin organizasyonlar v.s planlarsa,  arsasının veya bir şekilde zor şartlarda sahip olduğu 60 m2 dairesinden olacağını düşünen vatandaşımız panikleyip projeyi dünyanın en ilkel ve işe yaramaz projesi ilan edebilir.Kimin bu görev?
     Başta sivil toplum kuruluşlarının bu kültürü yaygınlaştırması adına girişimlerde bulunması gerekiyor.Şu ana kadar yapılmış olsa da KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ panelleri(varsa da) sürekli ve tekrar eden seminerler eğitimler haline dönüştürülmelidir.Bu neyi sağlayacak?
Arsasına yeni ev yapmayı planlayan birileri yandaki arsa yada bina sahipleri ile bir araya gelecek.Arsa payları büyütülen yapılarda daha modern binalar yer alacak.Böylelikle, belki de 75-80 bine satılan küçük küçük yerler, tam donanımlı site tipi binalar yada bloklar halinde değerleri 130-140 bine çıkacaktır.Bu girişim gayri menkul sahiplerine avantaj sağlayabilecekken aynı zamanda inşaat müteahhit firmalara ticari sahalar açacaktır.Bu sonuç aynı zamanda TOKİ konutlarının 100-120 binden başlayan  fiyatlarıyla özel sektörün yapacakları arasındaki fiyat makasının arasını kapatabilecektir.
 - İstanbul K.Çekmecede göle bakan yamaçta tek katlı şehrin silüetini bozan gecekonduların yerinde, her zaman yaptıkları iş kalitesi ile gururla ifade edebileceğim Gümüşhaneli inşaat şirketlerinin yaptığı blok binalar modern yapılarıyla yer alıyor.Yine hemşerilerimizin, Ataköy konakları ve  Mimar Sinanda   Rose Marine sitesini(neredeyse bir kasaba büyüklüğünde
www.rosemarine.com.tr ) görmenizi özellikle tavsiye ederim.Gül İnşaat,Keleşler,Demir inşaat İstanbulun en büyük inşaat müteahhit şirketleri.Başlattıkları mimarı stil onların dışında yapanların da aynı stilde yapmalarını sağladı.İstanbul'da bu işin lider firmalarının bir şekilde Gümüşhanede bu girişimi başlatmalarını öneriyorum.Ama talep Gümüşhanede gayri menkul sahiplerinden gelmeli.Bununda  alt yapısını oluşturmak lazım.
……..
     Artık, Üniversitesi kurulmuş bir kentin, eskiye nazaran daha fazla bir sorumluluğu  olduğunu hepimizin bilmesi gerekiyor.Yarın yurdun dört bir yanından çok iyi şartlarda eğitimini almış gençler ilimizde kalacak.Hangi şartlarda ev sahipliği yapacağımızı düşünmemiz gerekiyor.Kaldı ki üniversitelerde uluslar arası öğrenci transferi ile yurt dışından da birçok öğrencinin gelebileceğini düşünmek gerekiyor.Unutmayalım, Gümüşhane üniversitesi daha fazla öğrenci tarafından rağbet gören bir okul olursa şehir marka olur, değilse her alanda olduğu gibi eğitimde de en arka olur. 
-Sonuç özeti; bu ufuk bir projedir.En az 15-20 yıllık projeksiyonu olan bir tasarımdır.Ama 15 yıl sonra Eskişehirin seyir tepesinde Yeni şehire  şöyle üstten bir bakışla, şu şehre bak nereden nereye demek güzel olmaz mı?Coğrafi şartların geniş yerleşim sahalarını sıkıntıya soktuğu ilimize,   plansız gecekondu tipi  konutların alternatifi olacağını düşündüğüm bu projenin,  inşaat sektörünün hareketlenmesiyle şehre iktisadi bir potansiyelde sağlayacağını unutmamak gerekir.
Bu konunun daha da ileriye taşınması için, halen bir planlama varsa dernek olarak destek verebiliriz, yoksa aynı kanaatteki yapılarla işbirliği öneriyoruz.

...


Gönderen M Yucel ERGİN, Cumartesi, 20 Eylül 2008 11:15, Yorumlar(0), Hepsini Oku
KÖYÜMÜZDE ARICILIK

   http://www.yaydemirkoyu.org/mkportal/modules/gallery/album/a_252.jpg


      Yaydemir  köyü engebeli yapıya sahip olması bitki örtüsünün, özellikle ballı bitkilerin (Yonca, Sığır kuyruğu, Nane, Ballı baba, Korunga, Meyve çiçekleri,  Geven, Kekik, Deve dikeni, Üçgül, Orman gülü ve de Azda olsa Akasya) doğal olarak çok zengin olmasına imkan Tanımaktadır. Bu engebeli yapı arıların mevsim boyunca verimli çalışmalarını sağlamaktadır. İlkbaharda taban arazide yer alan bitkilerden bazıları erkenden çiçek açmaktadır.
     Mevsim ilerledikçe, dağların yamaçlarında yukarılara doğru tedrici olarak çiçek açmakta ve arılar için bal potansiyeli devamı sağlamaktadır. Engebeli yapı  böylece bitkilerin tamamının muayyen bir zamanda çiçek açıp solmasını önlemekte, tedrici olarak çiçeklenme yükseklere doğru artmakta ve böylece bitki türlerindeki erken ve geç çiçeklenme olayı elverişli hale gelmektedir.
   Köyün arazisinin engebeli ve çok fazla bölünmüş olması  nedeni ile tarla ve bahçe ziraatının gelişmesi oldukça sınırlıdır. Bu nedenle alternatif tarımsal faaliyetler geliştirilmelidir.
   Tarım arazisine çok fazla bağlı olmayan arıcılık bu açıdan bakılınca çok önemlidir. Köyün rakım ve flora yapısının uygun olması arıcılığın tarla ve bahçe ziraatına en iyi bir alternatif olduğunu göstermektedir.
Köyümüzde küresel ısınmayla birlikte son yıllarda bal üretiminde verimin arttığını görmekteyiz. Bunda aşırı sıcakların etkisi ve bu sıcaklık artışına bağlı olarak ani sıcaklık düşüşlerinin azalması, Rüzgarın olumsuz etkisinin ortadan kalkmasıyla birlikte  bal üretiminde artış gözlenmektedir.
      Gümüşhane geneline baktığımızda 2007 yılı itibariyle 45.600 kovan arı 997 ton bal, 44 ton bal mumu üretimi yapılmaktadır. Bu durum Türkiye geneliyle kıyaslandığında %1’ine tekabül etmektedir. Bu durum bozulmamış ekolojik yapısını düşündüğümüzde ilimizde  oldukça düşük bir verime ve orana sahiptir.
Köyümüzde ise, son yıllarda artan arı sayısıyla birlikte, üretim miktarında da parelel bir artış gözlenmektedir. Bunda arıcılığın daha bilinçli ve modern yapılması, Kafkas ana arı üretimin yaygınlaştırılması ve de fenni kovancılığa yönelme etkili olmuştur.
      Potansiyel açıdan 1500-2000 kovana yetecek kadar arazisi bulunan köyümüzde şuan itibariyle 200-250 kovan bulunmaktadır.
     Köyümüzde Arıcılığın geliştirilmesi için bir takım çalışmalar yapılmalıdır. Öncelikle yapılması gerekenlere kısaca değineyim.
- Bilinçli arıcılık yapanlar  ve de bu  işe merak duyanlar teşvik edilmeli,
- Ana Arı soyu ıslah edilmeli,
- Akasya fidan sayısı artırılmalı,
- Yerli koranga ekimi teşvik edilmeli ve de erken biçimi önlenmeli,
- Yeni başlayan arıcılara  devlet tarafından verilen teşviklerden yararlanması  için bilgi verilmeli,
-  Köye yabancı arıcının girmesine izin verilmemeli (Doğal yapıyı bozacağından),
- Köyde son yıllarda çekirge sayısının artmasıyla birlikte yapılacak ilaçlanmanın nisan- mayıs ayları arasında yapılması,
gibi tedbirler köyde arıcılığın gelişimine oldukça katkı sağlayacaktır.
       Şuan için bozulmamış doğal yapısı ile köyümüz, arıcılar için cazibe merkez haline gelecektir. Bu da   köyümüzü gelecekte organik bal üretiminde oldukça söz sahibi olmaya aday köylerimizden biri  haline getirecektir. Bunun değerlendirilmesi  için tüm köylülerimizi bilinçli davranmaya ve de köyümüze sağlayacağı katkıyı göz önünde bulundurmalarını istiyorum.




 
Kurtuluş Merdan
  Yüksek İktisatçı


...


Gönderen M Yucel ERGİN, Çarşamba, 17 Eylül 2008 07:44, Yorumlar(0), Hepsini Oku
ARICILIK VE BEN

      http://www.yaydemirkoyu.org/mkportal/modules/gallery/album/a_252.jpg


  Yaşamının tüm evresinde bütün dünyamı verdiğim ve de bu işi yaparken  zevk aldığım başka bir meslek düşünemiyorum. İnsan nasıl bir alkolün bağımlısı olurya  bırakamaz, arıcılıkta öyle bit tutkudur benim için. Bir arı vızıltısının kulağımda verdiği zevki inanın hiçbir şeyde bulamamışımdır.
Öyle bir varlıktır ki arı, onun mükemmeliyetinin bir türlü farkına varamazsınız. 20 yıllık arıcılık hayatımda hala sırrını tam çözemediğim olağanüstü bir varlıktır arı… Bir gün bile yolundan şaşmayan, Yorulma dinlenme bilmeyen, sürekli bir şeyler taşıyan ve de amacından sapmayan,  aklın almadığı bir varlıktır arı…
      Kısaca arıcılık bir tutkudur. Başlayan bırakamaz…
Bu tutku nasıl başladı diye sorarsanız beklide doğduğumda kendimi arıların içinde bulmam etkili olmuştur. Babamın yanında daha çocuk yaştayken bir şeyler sorarak başladığım arıcılığa inanın hep içimde olan merak hissi benim bu işi sevmeme ve de öğrenmeme vesile olmuştur. Daha çocuk yaşta başlayan bu tutku, zamanla daha çok kendimi geliştirmeme ve de bu işte en iyi olmama ortam hazırlamıştır. İçimdeki bu merak etme hissi benim bu işte uzmanlaşmamı sağladı. Başlangıçta çok hata yaptım. Fakat zamanla bu hatalardan ders alıp en iyisine ulaşmaya çalıştım. Sürekli kendimi geliştirmek için her türlü yöntemi denedim. Bunda da zamanla başarılı oldum ama bunun yeterli olduğunu düşünmüyorum. 
      Hangi meslek olursa olsun yaptığın işi seveceksin arıcılıkta aynı şekilde sevmezsen asla başaramazsın. Bir anne ve de babanın çocuğunu sevdiği  gibi seveceksin…
Köyümüze gelince, arıcılık bakımından oldukça büyük bir potansiyele sahiptir.  Eğer bu işi ciddi manada yapmayı düşünen gençlerimiz olursa her zaman bilgilerimi onlarla paylaşmaya hazırım. Diğer yazımda arıcılık ve köyde arıcılık potansiyeli hakkında gençlerimizi bilgilendirmeye çalışacağım.


  KURTULUŞ MERDAN

...


Gönderen M Yucel ERGİN, Çarşamba, 10 Eylül 2008 14:28, Yorumlar(0), Hepsini Oku
 3 Sayfalar 1 2 3 


MKPNews ©2003-2008 mkportal.it
 
GeopbyteZ by Zeuder


MKPortal C1.2.1 ©2003-2008 mkportal.it
Bu safya 0.05871 saniyede 22 sorguyla oluşturuldu