Yusuf bir deli oğlan. Moskufanın üst tarafındaki Ayabakan Taşının(Köyün Daşı) alt kısmındaki köyün eski yerleşim yeri olan, şimdiki adı eskikeliflerin olduğu yerde yaşarmış.Bu köy, yan yana iki mahalleden oluşuyor, biri Hasköyün yaylası tarafında diğeri ise Gurniya tarafında imiş. ... Yusuf, annesi Hafize nene ile yaşarmış.Babası Osmanlı Rus harbinin ilk yıllarında vurulmuş dediler, ama cenazesi gelmedi tabii, sadece vuruldu haberi gelmiş o kadar. Yusufların, iki inegi 3 de koyunu vardı.Hasköyün yaylasında bir de dededen kalma bi tarlaları varmış.Evin damında 3-5 bağ ektikleri soğandan başka da birşeyleri yokmuş.Yusufun annesi, Hafize nine, halden düşük, beli iki büklüm sadece malları sağmaya gücü yetebiliyor.Fakırlıh dizboyu geçinip giderlermiş. ... Köyün Ğurniya tarafındaki mahallesinde ise büyük bir Rum sülalesi yaşarmış.Bu sülalede Yusuf'la aynı yaşta bir de Zürfe isminde kız varmış. Rumların, durumları nispeten daha iyi,evlerin önü beyaz kireç boyalı koca koca yaban elmaları varmış.Mal davar sayıları fazla atları katırları sıra sıra dizili, mangurlar ve mangırlar havalarda uçuşuyor. Hor görür Zürfenin babası Yusufu ve müslüman köylüleri.Zaman zaman ev işlerine yardıma çağırır, 3-5 delikli kuruş atıverir önüne. ... Ancak, bir dert vardı ki kimsecikler işin içinden çıkamadı.Gönül bu ferman dinlemedi.Yusuf gönlünü Rum kızı Zürfeye kaptırmıştı.Zavallı Yusuf, elden ayaktan kesilir Zürfe yi görünce.Yusuf, kendi hayvanlarını otarmaya giderken Zürfenin annesi Marni teyzeye haber verir.Marni teyzenin de hani işine gelir ama, Zürfenin aksi babası babasından korkarlar... Kösenin kaçaklarında zaman zaman buluşurmuş Yusuf ile Zürfe. Derken, günler günleri kovalamış yaşları da epey ilerlemişti gençlerin. Yusuf mülaim bir tip.Anneciğini asla kırmazmış.Yusuf annesine birgün; -Anne, sana bir gelin getireceğim ki göreceksin, gözleri ışıl ışıl.. demiş. Annesi, -Be oğul, kim o temiz süt emmiş kızımız? demiş.. Yusuf durmuş, durmuş bir süre cevap verememiş, soruya.Bir Rum kızına gönül verdiğini anlatamamış annesine.Ama bir kere de demiş oldu.Birden heycanla ve gözleri parlayarak; -Zühre !.. anne, gelinin Zühre demiş.Değiştirmiş Zürfenin adını.Anneciği de hayırlısı ise olur be oğul, kısmet demiş. ... Hasköyün Paşalar mahallesinde yaşayan bir başka rum zengini oğluna istermiş Zürfeyi.Gelmeler, gitmeler istemeler.Bir curcuna değmeyin... Fakat Zürfe de yanık mı yanık Yusuf'a. Kararlılar, ya evlenecekler, ya kaçacaklar köyden.Ama herkes emindi, vermeyeceği kesindi Zürfenin babasının.O halde başka çareleri de yoktu, kaçacaktılar.Nitekim kaçma planlarını da çoktan yapmışlar.İlk gece Aymemede kalıp, oradan Manastıra geçip kimselerin bulamayacakaları yerlere gitmekti amaçları. Ancak, bir problem vardı, Yusufun tek korkusu annesi idi. Ya annesine birşey yaparsalar.Ne yapardı garip. Gönlü yüzünden garip anacığını nasıl bırakabilirdi? Ancak günler çabuk geçiyordu.Zürfe artık Yusufu sıkıştırıyordu.Yoksa Paşalardan Rum genci Garnik, kararlıydı düğün yapacaktı.Panak yolu gitgellerden su yolu olmuştu. Ne olduysa o gece oldu. Zürfe Yusufa; -Kaçalım, hemen bugün Yusuf'um kaçalım, dedi..Ancak kaçalım dedikleri gün de, öyle bir yağmur ki, gök boşanıyor.Lambada titreyen alev üşüyor, kap karanlık olmuş köy.. Sanki ay küsmüş yeryüzüne, saklamıştı yüzünü moskufanın sevda kokulu taşlarından..Belki de o da hüzne dayanamadığından yok oluvermişti.Yusuf çaresizdi, Zürfesine kıyamazdı.Sonunda kararını verdi, gözleri yaşlı, içi içini yer bi vaziyette küçük çantasına bir kuru ekmek ile bi parça çökelik almak suretiyle hazırlandı.Annesi yattıktan sonra kapı aralığından usulca ; -Anne hakkını helal et diyebildi sadece...titreyen dudakları yüzünden aşağı boşalan gözyaşlarıyla..duasını okudu ve çıktı.Dönemeyecekti kendisi de biliyordu.Zürfenin babası Dorga'nin, annesine ne kötülükler yapacağını düşünüyordu.Zihni çok bulanıktı, korkuyor, ürküyordu.Ancak Zürfe'si bekliyordu, gitmeliydi, ve gök gürültüleri içinde evden çıkmıştı bir kere. .... Köyün taşının göğsünde kuytu bir yerde buluştu Yusuf ile Zürfe.İkiside tir tir titriyordu.Ellerinde iki kıymık çıra ile yol bulacaklardı sözde.Yusuf ağlamaklı bir yüzle, -Annem, annem dedi, Zürfe, -Hayırdır, ne oldu annene Yusuf, diye sordu. -Sarılamadım anneme.Sarılamadım, uyuyordu, adeta kaçtım.Vicdan azabındayım Zürfe.Ya anneme bi şey olursa? Ayrıca, Dün senin adını ona Zühre diyebildim, adını... Zürfem diyemedim,dedi. Zürfe; - Kabulumdu Yusufum, seninle evlenmem için seni herşeyinle kabulum ahdimdi dedi.Adım da Zühre olsun, dedi. Zühre,Yusufa sarıldı.Ellerinde çıraları da düşmüştü gariplerin. Büyücek bir taşın altına saklanarak yağmurun dinmesini bekliyordular. İşte ne oldu ise, o an oldu.Deprem oldu sandılar bir anda.Yağmurun ve şimşeğin etkisi ile parçalanan büyük bir taş, Yusuf ile Zührenin altında saklandıkalrı taşın üstüne düşüvermişti. Sabah köylüler kalktıklarında iki genci birbirlerine sarılmış halde aşağıdaki düzlükte buldular.Garip kalmıştı aşkları.Mahsun ve öksüz bitti sevdası rum kızı Zührenin ve garip Yusuf'un.. Rivayete göre, Moskufanın bugünkü yaylasının ğıranına 150 metre kala mesafedeki yayla yolu üzerindeki bir mezara gömdüler Yusuf ile Zühre yi. Gariplerin sevdasına yandı bütün türküler, ve oranın adı "Garipler Mezarı" olarak kaldı. Hüzün türküsünün adı şöyle kazındı Garipler Mezarının taşına;
Gökler yere indi, sel oldu gece, Ay vuslata küstü, gitti o gece Sevda türküsü kor etti,yaktı o gece, Yusuf-Zühre garipler, göçtü o gece...
Yusuf ile Zühre hüzünlü bir şekilde gittiler ancak, dillerden dillere Garipler Mezarı onların aşklarını anlatır. ..................................... Binlerce geçmişe, binlerce öyküler yazılmıştır.TITANIC battı ama herkes Rose ile John u tanıdı.Her öykünün bir izi vardır mutlaka.İzi olmayan yerden öyküde olmaz.Ölmesin istedim Garipler Mezarı.Hazine çıkacak diye içini oydular, alt üst ettiler, ama kimse içinden atmadı garipler mezarını.O köyde yaşayan, ordan geçen herkes bilir ki, orası garipler mezarıdır.Yaşatalım orayı.Sahip çıkalım.Bu öyküyü oynayalım.Daha da genişletiriz. ...................................... Eyy, benim suskun, sakin sesi çıkmaz köylülerim.. Esti bende gene o köyün rüzgarları.Hüzne yazdım bu gece.Yarın iş günü ve saat gece 02.47 yı gösteriyor.Hepinize gurbet elden selam gönderiyorum. Yusuf ile Zührenin hazin öyküsü vardı ama, hepimiz bu alemde bir Yusuf, bir Zühreyiz biz. Öykülü öyküsüz hepimiz birgün göçüp gideceğiz. Bu alemde bir hoş seda bir iz bırakalım, sahiplenelim sahiplenecek ne varsa !..
Ğara lastihleri vardı ayağında.Arkasında beyaz gırnapnan yırtılan yerlerini tuturmuş.Pantolun paçaları pıtırah gagmasın diye ğıldan çülkilerinin içine ğoymuş.Elinde masdasi, azuhluği omzunda asılı sabah fecirnen galhmış, çobannıha gidiyi.Poğarın üstünde yeni biçilmiş ekin tarlalarında küme küme olmuş davar mal, yeni bir güne damda geceden uyuşmuşluğun intikamı içindeler. Yalloz geçiler batlardan atlayıp bostannardaki lahanalara dadaniylar.Rahmetli bibi, “Ulaaooo, Allah ardızi ala, gavurun mallari, bi gıtna bostanın içine sı…dız” diye ğarğışlayi.Gün ışıhlarını , gasgarın üstünden göndermeye başlarken, davar duzdaşını aşmaya çalışıyor. Düzleri geçtikten sonra, ayrılacah yollarında deredeki su birikintileri, küçük ğurbağa yavrularının son günlerini yaşayordu.Tutiya çayıri yaylaya gidenlerin türkileri ile şenlenirken, yola tökülmüş yarısi ham yarısi ğararmış ahletler ağız tadı oluyor moziklerin. Ğurniya mola yeri, güneş tepelemiş sıcağın anında herüf ister durmiya. bi daşın gölgesinde ğına daşına tükürüp serçe barmağa sürmek, zaman çabuh geçsin diyeydi.Kerkenkeleler cırıt atiyi o daşdan öbürüne.ve derken saat ikiye geliyi..mali davari daşın göhsüne yayah, oradan yaylanın çadırına doğru epey zaman geçer nasılsa.Eee, ayam açuh yaa. Daşın üsdi biraz tehlikeli idi.Bi ğaç kere ğurt düşmüş davara, sora yalloz geçiler nicoldi diye aramiyah..En eyisi daşın yükseh daşlara çıhıp, ara sıra sılıh çalmah lazım.Eyle ya, bu malın bi sahabi var desinner, hem soora laf ediyler, çoban yatiyi diye. İki kelüfde baca tütiyi.Sütte bişmişin ğoğisi çadıra geliyi.Zahar ki, yayla inmeden yetişdiremediler. Bızdık daşında iki ğız cocuği beşdaş oynayi.Nenesi gügümnen suya yollamiş sözde, ıssız oralar muhat olun birbiriize diye. Yaylanın poğarının yanında yeşillige bağli bi at, yoldan geçen eşşege segürdiyi.Vıyyy, yohsa dalaşacahlar mi?at vallaha yer oni… Öküzün çevürmesi seneye yayla çığana kadar boş. - Yahu ğurt atlayip onnari nasıl yemeyi, diye ahlından geçiren olmadı mi? - Ula get işeen, o ğadar öküzün arasında vallaha delüh deşig ederler !... Birden zağar sesi geldi, çoban çadıra doğri segürtmiye başladi,davar bi yana doğri harıl harıl ahiyi.O da ne, daşın üstünden davara ğurt düşmüşşş… Eyvahhh....... ıslıhlar, bağırmalar yayla sihleyi.Bi de yanına getti ki, ğoyunun biri boğazlanmış yatiyi.Zağar ğurda doğri gidince ğurt ğaçti, ğoyun çırpiniyi.. -Uyyyy, Allah belaaan vere seni ğurt diye he… Nedecih şimdi?
Köy derneği adına resmi olarak yardım toplama yetkisine sahip olmama istinaden köyümüz parke taşları için tüm köylülerimizin kapısını çaldık. Bayram namazında köyümüz imamının bize verdiği destekle beraber, köyümüz için yardım toplamaya çalıştık.(Resul abiyle birlikte) Camide katılımın yüksek olmasına rağmen yapılan yardım yeterli boyutlara ulaşmamıştır ama yinede köylülerimizin bu konuya duyarlı olması bizim için sevindiriciydi. İstediğimiz parayı toplayama sakta kısa zamanda olumlu sonuç alacağımızı düşünüyorum. Şu ana kadar Yüksel abinin sağladığı yardımlar, dernek üyelerinden ve de köydeki vatandaşlarımızdan topladığımızla beraber 3000TL ödemede bulunduk. Tabi yapılan çalışma 6000 - 7000 TL arasında olunca aşağı yukarı yarısını ödemekle yetinebildik. İşçilerimizin gerek paraya ne kadar ihtiyaçları olduğunu düşünerek gerekse emeklerinin karşılığını almaları gerektiğinin bilincinde olduğumuzdan, bu konuda tüm köylülerimizin yardımda bulunmalarını istirham ediyorum. Bu yapılan çalışma köy derneğine ait değil biz burda sadece aracıyız. Bunu farklı maksatlara çekerek kötüye kullanmak isteyenler olabilir. Hatta yardım konusunda birilerine engel olmak isteyenlerde olabilir. Ama ne olursa olsun biz görevimizi yerine getirmek için elimizden geleni yapacağız. Katılımı tüm köyümüze yaymak adına derneğimize lütfen üye olalım. Ancak Üye olan herkes dernek yönetiminde yer alabiliyor. Üyelik formu bende mevcuttur isteyen benimle irtibata geçebilir… Yapılan çalışma köyümüz için lütfen bunu unutmayalım! Aynı zamanda yapılan işlerin şeffaflığını göstermek adına da köyümüzde yapılan tüm yardımları ilerleyen zamanda kimlerin ne kadar bağışta bulunduğunu liste şeklinde yayınlayacağım. Yardımda bulunanda bulunmayandan da Allah razı olsun… Tüm köylülerime selamlar.
YURDUMUZUN İŞGALİNDE ASKERİ DEHASI İLE AZİZ VATANIMIZIN MÜDAFASINI YAPAN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü VE SİLAH ARKADAŞLARINI BİR KEZ DAHA YAD EDİYOR, 10 KASIMDA ATAMIZI RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ.
Ebedi Hayata İntikal Eden Rahmetli Mustafa UĞUR'un ölümünün ikinci yılını anıyoruz. Köylümüz Rahmetli Mustafa Uğur için (15/04/2012) Yarın Akşam Namazından Sonra Kemaliye Camiinde Mevlit Okutulacaktır. Bilgilerinize....
2011-2012 ÖĞRETİM YILINDA GÜMÜŞHANENİN EĞİTİMDE PARLAYAN YILDIZI YAYDEMİR KÖYÜNÜN ÖĞRENCİLERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE YURDUMUZUN DÖRT BİR YANINDA YENİ ÖĞRETİME BAŞLAYACAK ÖĞRENCİ KARDEŞLERİMİZE BAŞARILAR DİLİYORUZ. YÜKSEL YALÇIN